Android'te Godus diye bir oyun var.

telefon dokunmatiği arızalı biraz. bilgisayarda varsa güzel olur.

tanrı oyunlarının kralı black&white'tır.
ama browserdan oynayamazsın o ayrı.

armorgames.com

bağımlısı olacaksın ^^

haa bak evet ya doodle god. telefonda da oynanıyor. ayrıca farklı varyasyonları da var.

Cappy %100

Cappy Pulpy mide bulandırıcı...

büyük marketlerde taze sıkılanları deneyebilirsin. ya da zumasol.

eksisozluk.com
Kendisine selam olsun.

sanirim macro'da orijinal tropicana var. abd versiyonu. ama en son deli gibi pahaliydi yanlis hatirlamiyorsam.

exotic güzeldir

Exotic'in 5 litrelikleri dışında daha küçükleri var mı bilmiyorum. Ama bulabilirseniz 5 litreliğini de alın. Piyasadaki açık ara en iyi portakal suyu bence.

@engizisyon
ben hep küçüklerden içiyorum
hatta portakallı narlı olandan
5 lt olanı görmedim

Portakal suyu hocam. Bildiğiniz portakalı pazardan alıp sıkıyorsunuz, 10 numara 5 yıldız oluyor. Mevsimi geliyor yavaştan, haftada 10 kilo alsanız kurtarır.

dönmüyor ya da en azından benimki dönmedi.

o zaman şu hard reset denilen naneyi telefoncuya yaptırsam döner mi ki acaba? ya da hard format fabrika ayarlarına dönmekle aynı şey midir

Dönmüyor geçenlerde aynı soruyu bende sormuştum.
Tek çözüm ROM yüklemek. Çok basit google'a az bakarsanız çözersiniz, 5 dakkalık bi iş.

dönmez. hardreset de döndürmez. downgrade yapman lazım

dönmez sadece mevcut sürümü iskelet haline geri getirir.

korktugum ve anlamadıgım rom işine bulasmam lazım anlasılan

telefonun marka ve modeli nedir? yeni sürümdeki hatalar sadece sizde mi var? fabrika ayarlarına döndürürseniz düzelme ihtimali var, bazı güncellemelerde eski sistemin dosya artıkları kalabiliyor.

korkmana gerek yok. çok kolay yaparsın. mutlaka biri telefonunla ilgili downgrade olayını anlatmıştır. iyi oku yaparsın.

scontent.cdninstagram.com

scontent.cdninstagram.com

2.bp.blogspot.com

turkagram.com

aklıma geldikçe eklerim, ilk gelenler,

karikaturistan.files.wordpress.com

www.gommik.com

galeri.uludagsozluk.com
karikaze.wordpress.com
karikaze.wordpress.com

caps veremicem şimdi ama "geldi yine tipini siktiğimin" ve "bu da benim sikim hüsnü" bayağı güldürüyor beni.

ha bi de "biz orospu çocuğuyduk" vardı.

firatinsayfasi.com

www.meydansozluk.com

galeri7.uludagsozluk.comürsoy_305685.jpg

img05.alkislarlayasiyorum.com

img02.alkislarlayasiyorum.com

40.media.tumblr.com
www.karikaturu.com

Çok güldükleriniz bunlar mı yahu? :D

Daha daha! ^_^

Karanfildeki pasajların içinde Galeri Ekin falan var,

ne çeşit kalem arıyorsunuz? dolma kalem için ulus çarşısındaki kırtasiyelere bakın.

Armada Office 1 Store

Karanfil Sokakta Gür Ozalit
Sakaryada Sembol Kırtasiye
Sakaryada NT
Kocatepe Beğendik'in kırtasiye bölümünde de çeşitler var.

Cepa'daki Nezih
Fiyatlar fenadır yalnız.

ziya gökalp'de zeki kırtasiye. kolej'in yukarı tarafında.

ziraat mahallesi. kırtasiyecilerin en büyük toptancıları burada ikamet etmektedir.

iş bankası

İş Bankası Kültür Yayınları
Can Yayınları
İletişim Yaınları

Klasikleri bu üçü dışındaki yayınevlerinden okuyacaksan okuma daha iyi. Zaten zamanla yayınevinden de ziyade çevirmene dikkat ederek okumaya başlayacaksın.

YKY

"öteki" yayınlarını tavsiye etmem.
yukarıdakilere ek olarak sosyal ve cem iyidir.

ormanelfi, klasikler icin soyle bir durum var: kitaplarda telif hakkı yanlış hatırlamıyorsam 70 senedir. dolayısı ile isteyen herkes klasikleri telif odemeden istediği gibi basabilir. burada sorun ceviridir.

ülkemizdeki pek cok klasik yıllar evvel belki bir belki iki ayrı cevirmen tarafından cevrilmistir ve ozellikle 90'ların sonunda pek cok merdivenaltı yayınevi bu cevirileri alıp kısaltarak uydururuk cevirmen isimleri ile yeniden basmıstır. kısacık tolstoy'lar, sokakta satılan klasikler genelde bu furyanın cocuklarıdır.

her kitabın orijinal türkce baskısına erişmeye, birden fazla tercümeni varsa mümmkünse ikisini de deneyip zamanla tercümanlar hakkında bir damak tadı oluşturmaya gayret edin.

umarım istediğiniz yere varırsınız bu yolculukta...

Klasik okuyacaksan özellikle İş Bankası Kültür Yayınları'nın "Hasan Ali Yücel Dizisi"ni tavsiye ederim. İletişim de gerek çevirileri gerek kitap seçimleri ile çok önde. Tek eksi yanı diğer yayınlara göre daha pahalı.

Özellikle Dostoyevski kitapları için: İletişim.

Is bankasi hasan ali yucel dizisi +1. aradigim kitabi is bankasinda bulamadiysam o an can yayinlarina bakiyorum.

iş bankası hasan ali yücel dizisi ile yapı kredi kazım taşkent serilerini gözüm kapalı alabilirim.

Coraline.

spirited away

princess mononoke izlenmesi gereken, inside out inanılmaz güzel bir animasyon.

büyük engizisyoncu +1
ayrıca madagascar serisi
ve şu üniversiteye falan giden canavarlar adını hatırlayamadım şimdi.

how to train your dragon

Wreck-it Ralph
Big Hero 6

Wall-E ve Monsters, Inc +1000

The Incredibles
Rango
Toy Story 1-2-3

Wreck-it Ralph +1

www.imdb.com

son bir iki haftadır animasyon izliyordum izlediklerimi önereyim:

paprika
perfect blue
le tableau
la planete sauvage

Diğerlerinin dışında bir de,

(bkz: the lego movie )

Ayrıca belirtmek isterim big hero 6 +1

Bütün Pixar filmlerini, hatta kısa filmlerini de izle.

ice age serisi nasıl yazılmamış hayret.

edit: rio 1 ve 2. mutlaka.

bi de "arı filmi" vardı hatta cem yılmaz seslendiriyordu. onu da tavsiye ederim.

Mary and Max
Aspenger sendromlu bir adam ile özgüveni kaybolmuş bir kız çocuğunun mektup arkaşlığını anlatan güzel bir animasyon.

güzel olmayan tek bi animasyon filmi bilmiyorum ben.

hepsini izle.

elorelia +1

ama en en en güzelleri ya da benim favorilerim (up bir numarada olmak kaydıyla)
shrek özellikle 1 ve 2
ice age gene özellikle 1 ve 2
Ratatouille
kayıp balık nemo
sevimli canavarlar 1 (Monsters Inc.)
madagascar
köpekbalığı hikayesi
aslan kral
inanılmaz aile
megamind

Klasik;

Roger rabbit, space jam (film/animasyon), alice in wonderland, Tarzan, beauty and the beast, alaaddin, hercules, lion king, pocahontas, snow white and the seven dwarfs, little mermaid,

fransız:

le'illusionist, the triplets of belleville, le magasin des suicides

ispanyol:

nocturna,

irlanda:

secret of kells,

dram:

grave of the fireflies, the iron giant

politik:

waltz with bashir, persepolis,

psikolojik:

waking life,

stop motion:

the secret adventures tom thumb, fantastic mr.fox, chicken run, wallace and gromit, coraline, the nightmare before christmas, mary and max, paranorman, shaun the sheep

diğer: wall-e, monster inc, wreck it ralph, the croods, despicable me, big hero 6, şaşkın imparator, the princess and the frog, the prince of egypt, ratatouille

www.imdb.com

bülbülü öldürmek
beyaz diş
sineklerin tanrısı
hayvan çiftliği
yüzüklerin efendisi
harry potter
yerdeniz

yalnız kitap okuma sevgisi niteliksiz -gibi- şeylerle de başlayabilir.

Ben roman okumaya Harry Potter'la başlayıp Stephen King'le devam etmiştim. Sonra lisede gereksiz kişisel gelişim kitapları ve "Atatürk ve kayıp kıta Mu" gibi şu an saçma gelen şeylere vermiştim kendimi. Şimdi düzgün bir okuyucu olduğumu düşünüyorum mesela :D O yüzden sevdiği ne varsa okusun başlasın bence.

Sofie'nin dünyası +1
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın birkaç kitabı olabilir "İnsanlar Maymun Muydu?" ve "Gulyabani"yi okumuştum ben mesela.

Odessia'nın hikayeleştirilmiş versiyonu güzeldir. (Robert Krugmann tarafından)

Madem Sokrates'ın Savunması var, Platon'dan Devlet de olabilir. Tamamını okuyamaz belki ama fikir sahibi olur.

Medyum - Stephen King
Göz - Stephen King bu ikisi çok akıcıydı diye hatırlıyorum.

Alfred Adler'in birkaç kitabı olabilir, kişisel gelişim kitabı niyetine.

steinbeck'in eğlenceli romanlrı ile jack london'ın herangi bi kitabı olur.

Bende lise dönemi Grange, Maxime Chattam, Dan Brown, Tess Gerrittsen falan okuyordum.
Şimdi çok anlamsız ve saçma geliyor tabi ama @rodriguez2'nin dediği gibi bu kitapları okuyor olmak iyi bir okuyucu olunmayacağı anlamına gelmez.
Şu an daha çok klasikleri okuyorum, arada felsefe kitapları falan giriyor araya. Ama hala kitapçıya gidipte eski takip ettiğim yazarların kitaplarını görünce 'lan bi okusam mı acaba?' demiyor değilim. Ha o kitaplara para verip almam şuan, orası ayrı.

Ama çocuğu kısıtlamak yerine, ilgisini ne çekiyorsa onu okuması yönünde teşvik etmek daha doğru bence.
Ben lise dönemi bu kitapları okurken babam, dayım, dedem bile kızardı 'okuduğun kitaplara bak git adamakıllı kitaplar oku' diye. Ama ben okuma alışkanlığını ve okumayı o kitaplar sayesinde sevdim ve kazandım.

Şu an liseye yeni geçen kardeşim de aynı benim gibi vurdulu kırdılı, fantastik kitapları okuyoyor. Okumayı da çok seviyor. Okusun abi, okumanın her türlüsü güzeldir. İlerde zaten belli bi yaşa geldikten sonra o kitapları okumak yerine, kendine bir şeyler katan kitapları okumaya başlayacak. Bu süreci kendisi yaşasın daha iyi.

Teşekkürler. Ben de zaten şimdi sevdiği tarzda kitaplar götürüyorum kütüphaneden alıp. (Sherlock holmes, agatha christie falan). Diğer önerileri de göz önünde bulunduracağım.

Umberto Eco; Gülün Adı, Somon balığıyla yolculuk (bak bu ikincisi kısa ve eğlenceli hikayelerden oluşuyor)

Hesap no veya paypal verirsen maaşlar yatınca azar azar da olsa bir şeyler yollarız. Damlaya damlaya göl olmuştu defalarca.

Hesap no alalım

Celal Özgür Kök
Ziraat bankası
Hesap numarasi: 63221947 5002
İban: TR870001000889632219475002

Ameliyat tahmini ne zaman olur?
Ayrıca gelişmelerden haberdar ederseniz güzel olur.

@büyük engizisyoncu

parayı topladığım zaman ameliyat için gidip gün alacağım. 600 tl civarında para toplandı. hem buradan hem çevremden. fistan şu anda evde. veteriner hekimin verdiği göz damlasından kullanılıyoruz. atlayıp zıplıyor sürekli. evde benim kızlarımdan ayrı tutmak dışında bir sıkıntı yok. ev soğuk savaş alanına döndü.

hatırlayabildiğim sınırlar dahilinde kurban kesmedik.

Ortalikta kesiliyor mu hala?

(Kimse yargilamasin ben de kurbana karsiyim ama bayrama degil)

Ortalıkta değil ya. Bizim aile evinin büyükçe bahçesi vardı ben çocukken eş dost akraba orada kesiyordu.

Çok şükür bu aralar parasal şıkışıklık oldu da kurtardık yakayı bu işten. Toplasan 2-3 kere kestik ama her sene bi niyet var.

evet

benim doğumum dışında hiç kestirmemiş benimkiler. ben hiç kesmeyi düşünmüyorum. kurban allaha yaklaşmak demek hayvanları boğazlayıp boğazlayıp tıkınmak demek değil. türkiyenin yarısından çoğu dolabını doldurmak için kesiyo milletin dağıttığı falan yok. varsa da çok az. onun yerine löseve mehmetçik vakfına bağış yapılsa çok daha iyi.

önceden bizimkiler hep bir arada yaşarken keserlerdi. 1 büyükbaş, 2 tane de küçükbaş hatırlıyorum kesilen. artık kesmiyorlar.

ateist olduğum için ben de kesmeyi düşünmüyorum.

Evet, kesmediğimiz sene hatırlamıyorum. Çoğunlukla ortalıkta değil kesim merkezlerinde yapılıyor. Bu işi vahşete dönüştüren insanlar hala var tabi ama eskisi kadar değil. Ben komple bağışlanması taraftarıyım, göz görmeyince gönül katlanıyor.

Evet.

Kesimhanelerde kesilince sanki cinayet-katliam olmuyor da...
Bir de demezler mi "ee sen kebabları ciğerleri löp löp götürürken iyi de kurban bayramı gelince mi kötü?" diye. Nerden biliyosa benim kebabları löp löp götürdüğümü.
Ayrıca sapla samanı da ayırmak gerek.

Bizim aile de kendince bi şeyler kesiyor her yıl. Yıllardır hiçbir kurban bayramında ailemin arasına bile girmem. Kendilerince katletsinler bakalım, sevap pointleri toplasınlar.

Evet sevap point kasıyoruz

genelde kesilenlerin haricinde, bizim orada askerlik bitirip gelen adama ailesi kurban keser ama bizim aile hiç kurban falan kesmez. yani hiç kesmedik. ama annemin babası her yıl mutlaka keserdi.

Her sene kesiyoruz. Son senelerde kurban kesmekle beraber yardım kuruluşlarına da kurban bağışında bulunuyoruz. Kestiğimiz kurbanın da 1/3ünü kurban kesemeyen ailelere dağıtıyoruz, 1/3ünü de babamın işçilerine pişirip dağıtıyoruz, 1/3ünü de gelen misafirlere ve ev halkına ayırıyoruz.
İyi bayramlar

bizimkiler her sene kesiyor.

ben daha okula gitmezken kesilmişti bir kere hatırladığım, gerizekalılık işte o yaşta çocuğun gözü önünde hayvan katletmek ama yapmışlardı evet... büyük oranda dedemin salaklığı ama engel olmadığından ya da beni orada tuttuğundan ailenin tamamı mal...

Ailem kesiyor. Benim dini inancim yok ama yine de kesmeyi dusunuyorum. Cunku hem bir gelenek yani birarada olmak icin bir mazeret oluyor en azindan. Bayram olmasa birbirini gormeyecek insanlar.

Ayrica ortalikta kesilmesine de karsi degilim. Birincisi bu hayvanlar firmalardan cok daha iyi kosullarda kesiliyor. Hayvanlara eziyet edilmiyor en azindan. Ikincisi cocuklar cok naif yetistiriliyor bana kalirsa. Elbette cocuklarimiz siddetin icerisinde bulunmasinlar ama hayat tertemiz degil. Cocuklarin siddeti gormesi ve buna alismasi gerektigi kanaatindeyim. Ancak ozellikle cocuklara kurban kesiminin bir zevk degil bir zorunluluk oldugu anlatilmali.

@just relax and have sex kurban kesmenin bir "zorunluluk" olmadığını daha sen anlamamışsın ya...

çocuklara kötü örnek diye televizyonda cinsellikle alakalı en ufak şeyi sansürlesinler, sahneleri kessinler, sigarayı mozaiklesinler, alkol reklamları engellensin, filmlere/oyunlara/dizilere yaş sınırları konsun ama bunlardan kötü etkilenecek o çocukların önünde bir canlı katledilebilsin ve bu zorunluluk olsun... çok güzel çok mantıklı düşünmüşsün ok.

kurban kesmenin zorunluluk olduğu anlatılmalı mı ? oh jesus.

@just relax qusel kardeşim trollsen çok komik değilsen hiç komik değil...

Linc kampanyasina kurban gitmisim meramimi anlatayim.

Hayvanlari yemek icin oldurmek evet bir zorunluluktur. Vegan veya vejeteryan degilseniz elbette. Siz hayvan kesim islemlerini insanlardan saklayinca o hayvanlar kesilmekten kurtulamiyor. Gozunuzu kapayinca hayvanlar olmekten kurtulmuyor. En azindan cocuklarin da olsa o etin nasil sofralarina geldiginin bilincinde olmasi taraftariyim.

Denilmis ki "televizyonda kotu ornek diye cinselligi sansurluyorlar". Bu argumanin muhatabi neden benim onu anlayamadim. Ad hominem de caktirmadan yapilir be kardesim aciktan aciktan dalmis. Ben zaten sansurleri savunuyor degilim. Bilakis siyasi iktidar-medya eliyle yapilan muhafazakarlastirilma cabalarina karsiyim. Cok merak ediyosaniz bu konudaki dusuncelerimi sozlukte zaten az sayida olan entrylerime bakarak anlayabilirsiniz.

Asil meseleye geliyim. Genel olarak kendini "kulturlu-humanist-ekoloji yanlisi" vs neyse tanitan insanlar kendi cocuklarini "steril" dunyalarinda yasatmayi tercih ediyorlar. Cocuk yetistirmek elbette ebeveynlerin sorumlulugundadir ve asiriya kacilmadigi muddetce dis etkiye kapalidir ancak bir kultur elestirisi yapiyorum burada. Cocugunu kendi yarattigi yapay fanusa koyunca cok iyi yetistirecegini sananlar var aramizda -ne yazik ki-. "Dunya cok kotu bir yer cocuk getirmeyelim" zihniyeti bahsettigim sey.

Son olarak tekrar edeyim. Cocugum siddete tanik olsun -hayvan kesimi- isterim ki korkak olmasin. Korkak olmasin ki meydan cahile kalmasin.

ama garipsemiyorum tepkileri. Eksi sozlukte cok goruyorum boyle cakma entelleri. Bir sey soyleyeceksen gec arguman uret karsima. Tek cumlelik ayarlarla (!) suku kapmaya pek alismissiniz. Dogru duzgun dusunce one suremez olmus insanlar.

Asil bayram çok sey bildiğimizi zannedip ama aslinda ne kadar az bildigimizi farkettigimiz, arefe'nin anlamını anladigimiz,olayin hayvan kesmekten ote olduğunu kavradigimiz gundur.

evet

Cevap eksik olmuş pardon.ailem kurban keser.ihtiyac sahiplerine dagitir.

Kesmiyorum.

Babamlar, köyde hayvancılık yapan dayımla kesiyorlar köyde hep.

yaşadığımız şehirle, memleketimiz arası çok yakın. Ben gitmiyorum.epey yıldır kurban ortamımızda bulunmadım, çocukların alnına kan sürüyorlar mı bilmiyorum, sormadım hiç.

just relax and have sex'e özelden sen ne hakla çakma entel lafını kullanıyorsun diye mesaj attığımda küfür yedim. yani dikkate alınacak bir çocuk değil.sallayın gitsin.

@jesus,
düşüncende haklısın. " insanlar " farkında olmalı. ( salt kurban için söylemiyorum, kastettiğim şey farkındalık )
çocuklarımıza neyi ne zaman hangi dozda verdiğimiz onların bilişsel, ruhsal ve fiziksel sağlıklarını belirliyor. bana "dünyanın enn zor işi nedir?" diye sorsalar hiç düşünmeden "ebeveyn olmak" derim.

bizim çocuk yetiştirmeye başlamadan önce zihnimizi tamamen boşaltmamız lazım. geçmiş yaşantımızın izlerinden, dinden, siyasetten, deneyimlerimzden vs. sıyrılabilmeyi başarabilmemiz, çocuk gelişimiyle ilgili donanımlı olmamız şart.

çocuk gelecekte yetişkin bir birey olacak, şimdi yetişkin bir birey değil, henüz akıl baliğ değil. onun kavrama, neden sonuç ilişkilerini oturtma, değerlendirme yetileri zaman içinde gelişecek. bu nedenle neyi ne zaman hangi dozda vereceğimiz çok önemli. yokuş çıkarken pedala basma durumu gibi diyelim. ne zaman gaza basacağını bilemezsen/ aklını başka şeylere verip gecikirsen motorun/lastiklerin canına okursun.

edit: korkak olmamakla cahil olmak aynı terazıde değiller. hatta çoğunlukla tersi geçerli. (bkz: cahil cesareti)
---/---

soruya cevabım, hayır kesmiyorum.

Suanki durum itibariyle soru soran kisinin amaclarindan oldukca sapmis bir noktada bulunmus olsak da birtakim etkiler neticesinde bazi seylerin uzerinde yine durmak gerekiyor.

Darksdantes adli yazarin ifadeleriyle baslayayim. Soru basligi altinda hala duran yazimda da goruldugu gibi kendisi zihniyetindekilere cakma entel dedim evet. Bunun da dogru oldugunu hala dusunce uretemez kapasitedeki halini gormekle bir kez daha teyit etmis bulunuyoruz. Ozel mesajlari ifsa etmek gibi bir huyum asla olmasa da kendisinin eksik belirttigi bir noktayi belirtmek gerekiyor. Eger ben "cakma entel" seklinde bir ifade kullanmissam bana gelip dogru duzgun aciklama yaparsin. Fakat kendisi ozel mesaj yoluyla "sen kimsin, kim oluyosun" icerikli bir cumleden ibaret bir karsilik vermistir. Bende kabul ediyorum ki dogrudan kendisine yonelmeyen bir sekilde ancak kufur icerikli bir cevap yazdim. Bir daha olsa bir daha yaparim. Zira "cakma entellere", bir cümlelik cevaplarıyla saygı bekleyenlere saygı duymuyorum.

Hayat aklini konusacak bir filozof uret isimli yazarin ifadelerine gelirsek, yazdiklarinin buyuk olcude dogru olduguna katilmamak mumkun degil. Ancak cehalet-korkaklik meselesi biraz yanlis anlasilmis saniyorum. Kendisi cahil cesaretini ifade etmis ki cikis noktam da direkt olarak bu "cahil cesareti" zaten. Cahil cesaretini ortaya cikaran nedenleri irdelemeksizin (cok ayri bir konu zira) sunu soyleyelim. Duyuru icerisindeki bir onceki cevabi tekraren, egitimli insanlar cocuklarini sinik yetistiriyorlar. -ona bulasma, -buna karisma, -bunu elleme. Cahil insanlar ise tam tersi zaten. Dolayisiyla cahil insan bir noktada egitimli insanlari bastirmaya, sindirmeye basliyor.

Benim soylemeye calistigim sey su. Kesinlikle cocuk yetistirmek, cocuk icin neyin dogru neyin yanlis oldugunu ayirt etmek guc ama egitimli nesil bu kadar naif, suya sabuna dokunmayan nesiller olsun istemiyorum. Derdim bu. Bu ki, cahil insanlar sokakta karsisina ciktigi zaman, alisveris yaparken, kiz arkadasiyla parkta dolasirken bu egitimli insanlara sozlu veya fiziksel siddet uygulayabilecek cesareti bulamasınlar diyorum.

Soru basligi altinda bunu da kurban ozelinde belirttim. Bir argumanin daha vardi ama tartismalarin farkli noktaya gitmesiyle kaybolmus. O da aile bireylerini biraraya getirme. Modernite kutsalliklari, gelenekleri ortadan kaldirirken bireylerin rasyonel aktorler oldugu varsayimiyla bunu gerceklestirdi. Ama insan ne yazik buyuk olcude ki rasyonel olmayan bireylerden mutesekkil (nedeni yine egitimsizlik). Rasyonel olmayan birey de aile bireyleri ile geleneklerin baskisi olmaksizin kolektif anlayisi olusturamiyor. Yani biraraya gelemiyor. Hristiyan toplumlar da boyle degisen bir sey yok. Yani demek istedigim, rasyonel topluma (ideal toplum) gecis yapana dek bayramlar gibi haliye irrasyonel olgularin modernligin "bug"larini ortadan kaldirabilecegi dusuncesindeyim.

Tabi bu su anlama gelmiyor. Kurban gelenegi devam etsin evet ve soyledigim uzere bir ateist olarak toplumsal pragmatist kaygilarla ben de devam ettirmek istiyorum bu gelenegi. Ama bu, her kurban bayrami vahset tablosuna donsun her yer kan revan olsun demek degil. Uygun planlama dogrultusunda kurban bayrami da vahset boyutu minimale indirilerek devam edebilir.

KEsmiyoruz.

Yav he he.

Ne demek "yoksa gerçek mi?" ahaha :)

2015 yılındayız ve hala bu şekilde sorular gelebiliyor. kendimi mağaraya kapatmak istiyorum.

cevap: inanma öyle şeylere.

Ararsa açmazsınız olur biter.

gerçek tabi ki.

eğer ararlarsa telefonu açıp atabildiğin kadar uzağa, deniz varsa denize falan at. 2-3 saniye gecikmeli patlıyor biraz

Geçenlerde sonu 59'la biten bir numaradan cevapsız arama aldım ama o an duymamışım. Sonradan görüp hemen geri aradım. Karşımdaki kız arkadaşımın ta kendisiydi. IŞİD'e katılmış kendisi. Ödemeli atacaktım ama kıyamadım dedi. Sonra biji biji dedi ve bi ses, bi patlama sesi geldi. Gürültü patırtı falan...

Şaka lan. Benimki numarasını değiştirmiş, haber de vermemiş, sonu da 59'la bitiyo valla.
Lan yoksa...

bomba öyle patlatılmaz inanmayın

oyle bi is bulursan bize de soyle. mina koyim dalga gecer gibi soruya bak. bi de odtu mezunu. sizin gibileri gorunce parasizliktan okuyamadigim sisteme lanetler yagdiriyorum.

hurdacılık yap. geze geze çalışırsın, istediğin saatler arasında, istediğin kadar çalışırsın. "aa ben öyle çöpleri karıştıramam" diyorsan da hiç böyle sorular sorma.

Broşür dağıt, anketorluk yap, geze geze tam senlik.
Önceden hocalarım "üniversiteler haketmeyen nice odunlarla dolu bi bilseniz..." derdi, haklıymış adamlar.

sahilde çekirdek sat. arada kendin de çitle.

uh kıskançlık level +300 olmuş burda

5 yıla istediğin hayata kavuşursun biraz. kalifiye adamsın, iş hayatını öğrenince biraz da yükselince ayarlarsın

#mayeskuel, insanların tercihlerine saygı duymayı öğren.

#mhmtt, abi insanlar sürekli tecrübeyle birlikte sorumlulukların da stresin de arttığını söylüyor. bu da beni ürkütüyor.

@losev doğrudur stres de sorumluluk da artar ama zaman tasarrufu da artar. daha verimli kullanabilirsin zamanını, zaman tanı biraz derim.

devlet memuru ol. tamam bu dediklerinin hepsini amına koya koya yapamıyorsun ama vakit bol oluyor yani. özel sektördeki gibi mesainin yorucu bir tarafı da pek olmadığından gün sonunda sosyal ihtiyaçların için hala enerjin kalıyor. haftasonu vs.'de cabası.

ha unutmadan siz gençlerin enerjisine çok özeniyorum lan. ben 18 yaşındayken de bi yatak bulsam da yatsam diye yer arardım :)

öyle patron varsa getirin de beraber :D

"not: kalifiyeyim, odtü işletme+2 dil"

bunun yazıldığı başka duyurular da gördüm. acaba?

Odtü mezunu adamsın lan ne sahili amk?

yapmayın ya hu konu nerelere geldi gözünüzü sevim.

Ergenlik sancisi bunlar. Gecer zamanla.

hayat piyangosunun vurmasını bekleyeceksin o zaman. yani öyle bir fırsat gelecek ki bir kaç yılda paranın mına koyup uzun süre daha basit işler yapabilesin.ne zaman piyango vurur bilinmez. kimine 25 yaşında kimine 45... ama sen piyango vurmayacakmış gibi çalışacaksın mecburen.

yok bunu istemiyorum diyorsan hayatını basitleştireceksin mümkün oldukça. önce akıllı telefonundan kurtulacaksın. gideceksin bir kasabaya yerleşeceksin. uzaktan çevirmenlik, özel ders vs. yapmaya başlayacaksın. gelecek korkusundan kendini arındıracaksın. emekli olunca ne bok yiycem diye düşünmeyeceksin. şu festivale gidemedim, uzun zamandır yurt dışına çıkamadım demeyeceksin. bunları düşünürsen mutsuz olacaksın...

ne iş yapabilirimden önce bunları düşün... yani her şeyin bir bedeli var. bu bedeli ödemeye razıysan başla hemen.

Yanlış anladınız ben çalışmak istemiyorum demedim.
Sadece kendime daha fazla zaman ayırabileceğim, kasıntı mesai saatleri, kasıntı plaza ortamı içermeyen işleri sordum. 4 yıllık süreçte sadece Garanti Leasing de çalıştım ve hiç sevmedim ortamı. Bu sebebten ufkumu açmanızı istedim siz daha da daralttınız. Ben de biliyorum herhalde kinikler gibi yaşamasını mesele minimum hırs maksimum mutluluk değil.

haci o zaman bu aciklamalari ve detaylari bastan vereceksin. vermezsen ilk mesajindaki gibi simarik ve bencil intibasi vermis olursun. herkes senin istediklerini yapmak ister. ama sen direkt bunu bunu istiyorum, kime muracat edeyim? basitliginde olaya yaklasmissin.

tek calisan misin?
Bu yaptiklarini kanitlama ihtimalin var mi diye sordum.

Bi arkadaşınla anlaş. Sevfilin gibi seni almaya gelsin iş çıkışı. Tanıştırırsın patronunla da. En kısa sürede de ayrıl oradan. Psikolojin bozulur.
Mot: bu verdiğim tavsiyeden de, insanların böyle olmasından da utanıyorum.

Benim eski patron da böyleydi. Dükkandaki personele sarkardı durmadan.
Yalnız ondan tek kurtulma yolu işten çıkmaktı. O dükkanın içinde olduğu sürece rahat vermezdi kesinlikle.
Bence sende çok bulunmaz bir iş değilse ayrıl hemen.

cevaplar insanı kaygılandırıyor ve çok şaşırtıcı, bu mobbinge girer ve suçtur ayrıca tüm yasal haklarını sonuna kadar alırsın dava açma ve tazminat hakkında saklı kalır, sakın çıkma, adam hoşlanmaktan eziyet etmeye geçerse hemen çıkartmasını talep et, kabul etmezse tek taraflı fesih hakkını kullan, zor kullanırsa diretirse tacize varırsa çık direk noterden ihtarname çek 3 gün içinde, sonra davanı açabilirsin, bir sorun olursa çekinme yaz

Su birikintisi +1

taciz için taviz gerekir . vermek istemiyorsan hemen ayrıl ..
orada olman bile artık onun için tavizdir .

alkolsüz mekan olarak kitapça'yı önerebilirm. turuncunun yanı imge kitapevinin 2. katı. alkolsüz ancak gençlerin baya uğrak mekanı ayrıca ortamı çok samimidir. yerlerde dolaşan kedileri görebilirsin. bunun dışında telvinin yanı kampüs çok iyidir 70'lik bira 8.5 lira ayrıca mısır ücretsiz. kasabayı önerebilirim. o da telvine karşıdan bakınca sağda kalan apartmanın 1. katı.

Kasaba'ya gitmeyin olm. Severek gittiğim tek mekan, oranın da boku çıkmasın gözünüzü seveyim.

- Reklamın iyisi kötüsü olmaz.

Şaka bi yana Kasaba iyidir. Konur'da, Bilim Sanat'ın karşısında.

Sırasıyla:

1. İlan açılır.
2. Alıcı ilanı satın alır fakat ödediği para satıya değil, sitenin havuz hesabına düşer (bkz: get)
3. Satıcı hesap bilgilerini gönderir (mail, şifre vs.)
4. Alıcı siteye girip alışverişe onay verir ve para, sitenin havuz hesabından, satıcının hesabına aktarılır.

@büyük engizisyoncu peki şahsıma ait olan hesabı nasıl devredışı bırakıp açtığım yeni google+ hesabına aktarabilirim? ve son olarak alıcı siteye girip alışverişe olay vermezse ne olacak sonuçta hesap bilgilerimi göndermiş olacağım

kargo çalışmadığı için yarın verilir tabi

Pazartesi kargoya verilir, salı gelir.

kitaplar ellerinde varsa pazartesi kargolanır. yani pazar günü sipariş vermenle pazartesi sabah sipariş vermek arasında bir fark olmaz.

Old Halborn ya da Golden Virginia candır.
Yalnız öyle kenarda dursun arada içeyim diye düşünmeni pek önermem. Çünkü ağzı açıldıktan sokra kurumaya başlıyor tütün. Ne kadar sıkı kapatırsan kapat sonuçta hava alıyor içine. Kuruduktan sonra da bi naneye benzemiyor, aroması falan kaçıyor, sert zehir gibi bir şey oluyor.

Dediğin tütünleri az miktarda almak gibi bir opsiyon var mı? Bekleyip kurutup ziyan etmemek adına..

Orjinali kapalı pakette satılıyor. Açıkta yok. Açık olarak Old Halborn diye satarlar ama tabi ki orjinal olmaz, başka bir tütün olur. Zaten bu ikisinden birinin tadını-aromasını beğenirsen 1 hafta içide bitirirsin gibime geliyor. Küçük 50-100 gramlık paketlerde satılıyor zaten.

george karelias and sons da deneyebilirsiniz.

tütün kurursa da içine elma kabuğu koyarsanız nemlenir tekrar.

Golden Virginia iyidir, bi' de kadıköy tarafında mutlaka bulursunuz: açık küba tütünü muazzamdır; hem istediğiniz kadar alabilirsiniz hem daha ucuzdur hem de daha lezzetlidir.

Acity İstanbul yolunda, Kızılay merkezden İstanbul yoluna giden bir otobüs/dolmuş yok bildiğim kadarıyla. Sıhhiye'den Etimesgut, Eryaman, Sincan tarafına giden otobüs/dolmuşlardan İstanbul yolu üzerinden gidenlerin hepsi geçer. Zaten dolmuşlarda da Acity yazar.

Kızılay'dan çift araba yapman lazım. Sıhhıye'den direkt gidersin dolmuşla.

hayır, son evi saymazsak yıllardır banyosu kıç kadar olan evlerde yaşadım. o kadar küçük ortamlarda çok bunalıyorum, elimi yüzümü falan kapıdan yıkıyorum yani o derece. o yüzden işimi görüp derhal kaçmaya bakıyorum. utanmasam direkt buraya bırakırım da çok ayıp olur diye yapmıyorum.

Mizah dergilerini tuvalette okuyorum.

okuyorum. boş boş bekleyerek zıçmak çok sıkıcı.

Cidden var mı la böyleleri. Ben de bi tek Amerikanya dizilerinde oluyor sanıyordum.
Hayır bok kokusunun içinde neden dakikalarca oturur ki insan. Kendi bokun olsa bile yine de bok işte. Ya da kakası gelmeden yarım saat önce gidip oturuyor mu millet nedir yani olay tam olarak...

Kesinlikle okuyorum, elime ne gecerse. Son zamanlarda direk telefonla girip sozluk duyuru vs okuyorum. Hatta bu cevabi yazarken tuvaletteyim.

Tuvalette ne yaparsan yap zevkli. Cok guzel kitap okunur, ders çalışılır. Oyun oynanır, se.. öhm.

Debe'ye genelde tuvalette bakıyorum.

ben de okumayanlara şaşırıyorum, canınız sıkılmıyor mu arkadaş?

soylu +1 ancak bu kadar olur...en az sadece tuvalette okuyarak 7-8 kitap bitirmişliğim var

bi şey okumuyorum ama telefonda oyun oynuyorum

okuyorum muhakkak. e-book reader cebimde giriyorum tuvalete.

@godoşu beklerken ben herkesin girip bir dakikada çıktığını varsaydım. Sağol

tuvalete telefonsuz ve sigarasız gidemiyorum. bir keresinde ekşi onediyo gazete falan 2 saat oturduğumu sonra kalktığımda ayaklarımı hissetmediğimi farkettim o an ayaklarıma felç indi sandım.

okuyorum, bazen işim bitmesine rağmen bölümü bitireyim diye bekliyorum.

Keklik sanırım.

www.google.de

Çiğdeci kuşu imiş.

teşekkürler

kedilerin hareketlerinin mantıklı bir açıklaması yoktur.
cevap: çünkü canı öyle istemiştir.

Dua etmelisiniz ki sizin kediniz sadece yalıyor. Tırmalayanlarına denk geldim, evlerden ırak.

gün içinde uyumasına izin vermeyin birkaç gün, oyun oynatın koşturun yorun bunu. gece mışıl mışıl uyur. sizden sevgisini mantıklı saatlerde ister:)

sevgi yumuşması.

nedeni gece sizin yanınıza gelmesine izin vermeniz, buna alışması.

benim kedilerim gece saat 3-4 gibi oturma odasında horul horul uyuyorlar. hiç bir şekilde benim odama gelmeyi akıllarına getirmiyorlar. neden? çünkü küçüklükten beri öyle bir alışkanlıkları yok.

hatta ecnebiler şöyle derler bunun için. why? because they can.

yani yapabildikleri için geliyorlar :)

Dua etmelisiniz ki sizin kediniz sadece yalıyor. Tırmalayanlarına denk geldim, evlerden ırak. +1 :)))

Bizim kedi her gün saat 5 - 6 arası dediğiniz hareketi yapıyor bana, Bir kaç gece kızıp kovaladım küstü bir iki gün gelmedi sonra yine başladı gelmeye. Hayır yalama olayı olmasa gelsin efendi gibi yatıp gitsin ama kolumu falan yalayınca kıllanıyorum. Sanırım sürekli tepki vererek izin vermemek gerekiyor.

Benimki de 5-6 civarı kafasını yüzüme sürter uyandırana kadar. Uyanıp biraz severim, sonra yine yanıma sokulur uyuruz.

yaza geçerken olur böyle tüy dökümü. tüylerini tarayın ve taradıktan sonra kadife bir bezle vücudunu silin. bir başka yöntem de haşlanmış yumurtanın sarısını yedirmek. kolay gelsin

Bizde de var aynı sorun. Pamuk gibi tüyleri vardı, döküldü hepsi son 1 ay içinde. Mevsim değişikliği yapacak bir şey yok.

Siteler var mı bilmiyorum ama birçok optikçi yapıyor zaten. Numaraları verip camı kestirebiliyorsunuz.
Ama Atasun gibi yerlere değil de atölyesi olan daha küçük optikçilere gidin, onlar gün içinde kesip veriyor hemen. Atasun gibi yerler birkaç gün bekletebiliyor.

Hatta Ankara Çankaya tarafındaysanız kendi camlarımı kestirdiğim yeri önerebilirim.

İstanbul'dayım hocam. Hangi gözlükçüye gitsem reçete soruyor :(

Tahtakale Sirkeci tarafındaki gözlükçülere bakmanı öneririim

öncekini reçete ile almışsan meduladan bakıp cam nolarını görebiliyorlar (sözleşmeli optikçiler için geçerli) sözleşmeli gözlükçüden bir çıktısını alıp sözleşmesize de gidebilirsin.

Iıyhh götüm bile derler.

izlesene com dan paylasirsan zevksiz denebilir.

souncloud upload et. belki oradan paylasirsan bir tik sansin olur.

olduğundan farklı gözükürsen geri zekalı bile diyebilirler.

kimin ne düşündüğüne ne bakıyorsun ?

beğendiysen, beğeniyorsan paylaş gitsin.

Yabancılarda olsa neyse de, Türkiye'de yaşıyoruz be abi. En iyisi ne olabilir ki yani öyle düşün. Şunlara baksana mesela, %95'inin boyu mantar gibi yerden bitmeler. Bunu nüfusa oranladığında insan "en iyisi olsa ne çıkar?" diye düşünmeden edemiyor bence.

@büyük engizisyoncu

Katılmıyorum abi. Şuradan Türkiye'nin demografisine bakıyorum:
tr.wikipedia.org

2014 verilerine göre Türkiye'de 20-24 yaş arasında yaşayan 6.2 milyon kişi var.

www.ntv.com.tr Şu haberdeki verilere göre ülke nüfusunda kadın erkek oranı neredeyse yüzde 50 yüzde 50. Yani 20-24 yaş arasında yaşayan 3.1 milyon kadın var denebilir.

Katılmasını engelleyecek sağlık problemleri olan yüz bin kadını ihtimale katmasak dahi 3 milyon kadın eder.

Soruyorum şimdi, nerede bu kadınlar? :) Çıkar abi, çıkar. Etnik çeşitlilik bizde bolca var. Şöyle bir 30-40 "efsanevi" finalist çıkar en en kötü.

@playing star again Evet dediğiniz gibi. Jürinin kullanması ve yaygınlaşmasından bahsediyordum :)

Babaları bikiniyle poz vermesine ses çıkarmayan en güzel kızlar bunlar sanırım.

Açıkçası hiçbir zorluğu yok.
Eğer kısırlaştırırsanız evde kalmasını sağlarsınız, kısırlaştırmazsanız çok sorun çıkartabilir. Geceleri susmaz mesela veya binaya karı atar komşuları sesten rahatsız eder:)
Kısırlık sağlığı içinde iyi, dışarı çıkmayınca başka kedilerden hastalık kapma olasılığıda yok. Aşılarını da düzenli şekilde yaptırınca geriye kalan mamasını vermek.Balkona veya uygun bir yere leğen gibi bir kaba kedi kumları oluyor onlardan doldurursun ve ona gösterirsin iç güdüsel olarak tuvaletini gidip kendisi yapar zaten. Kum bizimkinin ayağına yapışıyor diye talaş kullanıyoruz.Kısırlaştıramadıkta, kıyamadık açıkçası. Aslında sağlığı için çok çok iyi dediler ancak yaşı geçtiğinden birden kısırlaştırınca şok olur v.s. dediler yavruyken uygundur ama.
Mama için kesinlikle whiskastan uzak dur ne yap ne et uzak dur, böbrekte taş yapıyor biz bu mama yüzünden ameliyat yaptırmak zorunda kaldık.
Royal canın kullanıyoruz biz Hill's mamasıda kaliteli yetişkin, yavru diye çeşitleride var bunların. Su bildiğimiz su doldur ver, taze tutmaya bak.
Tırmalama oyuncağı oluyor onlardan almanı tavsiye ederim yoksa koltukların mahvolur :) bir kaç oyuncak alırsın, uyuması için kedi minderleri oluyor onlardan da almanı tavsiye ederim alışırsa sürekli orada yatabilir aksi halde koltuklar kıldan geçilmez, biz alıştıramayınca yüz buldu başımıza çıkacak neredeyse :)
Sormak istediğin olursa sor çekinme, bu arada sokaktan almayı düşündüğün içinde tebrik ederim :)

Veterinere götürmeniz, aşılatmanız gerekiyor. Orada doktor size kedinin yaşına göre günlük ne kadar gıdaya ihtiyacı olduğunu, yine yaşına göre neler yemesi gerektiğini söyleyecektir. Kediler zaten onlara zararlı olan çoğu şeyi yemez, hatta onlara zararlı olmayan bazı kedi mamalarını bile yemez. Yalnız aklınızda tutmanız gereken, bir gıdada et ya da süt ürünü varsa onu yiyebiliyorlar. Onun yanında ona zararlı olabilecek bir şey varsa onu da yutuyorlar haliyle.

Aklıma ilk gelenler:
- İlk almanız gereken kum. Ne kadar erken tuvalet eğitimine başlarsa o kadar iyi.
- Boyun tasmasının içine/üstüne adınızı ve telefon numaranızı yazmanızı öneririm kedi dışarı çıkıp kaybolursa diye.
- Yatak, oyuncak yanında mutlaka tırmalama tahtası alın. Kedi tırnaklarını bilemek ister, tırmalama tahtası olmazsa tamamen mobilyalarınızı kullanır.
- Kedi mamalarını iyi araştırın, Whiskas gibi bazı markalar hakkında çok kötü yorumlar var. Ben asla kullanmıyorum.
- Kedi süt ve sütlü ürünler sever ama süt yetişkin kedilere zararlıdır, ishal yapabilir. Arada *nadiren* biraz süt verebilirsiniz ama laktozsuz süt olmasına dikkat edin. Yine çok nadir peynir verebilirsiniz ama çok küçük bir parça.
- Kısırlaştırmak en iyisi. Yoksa çiftleşme dönemlerinde asabileşiyorlar. Erkek kediyse bir sıvı bırakıyorlar etrafa, o çok kokar.
- Evde kedinin üzerine düşebilecek ağır bir şey olmamasına dikkat edin. Bir arkadaşımın yavru kedisi nasıl yapmışsa evdeki ağır bir tahtayı üzerine düşürüp hayatını kaybetti.
- Aynı köpeklerde olduğu gibi, kedi ne kadar insanlarla ve diğer hayvanlarla sosyalleşirse, ileride o kadar az problem yaşarsınız misafir geldiğinde ya da dışarıdan sesler geldiğinde. Sosyalleşmedikleri zaman eve gelen tüm misafire gıcık olabiliyorlar, dışarıdan ses duyduklarında korkuyorlar...vs
- Kedi biraz büyüyünce bir tasmayla dolaşmaya çıkarabilirsiniz. Uzayan tasmalardan almanız lazım.
- Kaçıncı katta oturuyorsunuz bilmiyorum ama bazı kediler üst katlardan bile pencereden atlayabiliyor kuş falan görünce ya da yanlışlıkla düşüyorlar. Çok sık rastlanan bir durum değil ama yaşanabiliyor. Sık açtığınız pencerelere dayanıklı malzemeden sineklik yaptırmanızı öneririm, fermuarlıları bile var. Giriş katındaysanız malzeme dayanıklı olmasa da olur, 5 liraya kumaş olanlar satılıyor.

Kakasını çişini pet shoplardan alacağın kumuna yapar. Yani eve getirdiğinde kumunun hazır olması gerekir ki ortalığa yapmasın kakasını.
Daha önce köpek sahibi olduğun için mama markaları hakkında az çok fikir sahibisindir zaten. Yani Goody, Champion gibi market mamaları yerine Orijen, Acana, Royal Canin, Hills, Pro Plan gibi mamalar alman gerek.
Kumuyla maması yakın olmasın yoksa yemez pis olduğunu düşündüğü için.
Ve su kabını da mama kabından uzak bir yere koy, yine mamanın yanında olduğu için suyun pis olduğunu düşünüp çok içmez. Hatta ben evin iki ayrı noktasına su koyuyorum.
Özellikle sokak kedileri için bence kısırlaştırma şart. Cins kediler için de öyle ama sokak kedisi olunca daha da şart.
Ayrıca kısırlaştırmayınca, kızgınlık dönemine girdiğinde evden kaçma riski de çoğalıyor, çiftleşmek için kendini sokaklara atıyorlar. Sonrası malum zaten.
Haftada 1 kere ödül olarak yaş mama verebilirsin. Ben taradıktan sonra yaş mama veriyorum haftada 1 kere. Taranmayı pek sevmezler, o yüzden her taradıktan sonra yaş mama verirsen zamanla taradıktan sonra yaş mama vereceğini düşündükleri için sakin sakin taramanı bekliyorlar.
Aklıma gelenler şimdilik bunlar.

Çok teşekkür ederim cevaplarin hepsi oldukça aydinlatici üşenmeden uzun uzun yanitlamissiniz, bu bilgilerin hepsini dikkate alıcam :) evim 3.katta balonlardan 2 si kapali onlardan birine koymayi düşünüyorum kumunu digerinede mamasini koyarim tek korktugum açiķ olan balkondan atlamasi ondada sanirim sürekli kapali tutmam gerekicek o balkonun kapisini

kumu eczacıbasının 10 kiloluk ince olanından al.
sıfır koku, çişi çok güzel topaklanıyor. 10 kiloluk olanı 20 tl. 1 ay yeter en az.

Erkekte 6, dişide 8.

Dişilerde normalde 8 ama bazen memeleri eksik olabiliyor. Evdeki misafir dişi kedinin 6 memesi var.

Semah dönmeye çalışıyorlar. Ama semahı çok yanlış anlamışlar.

egeli olabilirler mi acaba? aydında görmüştüm buna benzeyen bir şey. ismi ne bilemiyorum tabi. aynısı değil muhtemelen:)

ek: denizliymiş burası. o zaman aynı oyun. eğer çok önemliyse ismini yarın öğrenebilirim sizin için

ek 2: kırık havaları diye geçiyor oyun kendi kendime buldum:D www.youtube.com www.youtube.com

Pavilion serisi zaten sıkıntı...

Aygıt Yöneticisinde ses driverları yüklü mü ona bakın. Yüklüyse güncelleyin.
Sarı ünlem işaretli olanlar yüklü değil anlamına gelir.

doğru driver yüklü değil. o saçma simgeden tanıdım. doğru driveri indirmen gerek. mevcut olanu sil ama.

ses çıkışıyla ssd çıkışı çakışıyor olabilir. audio driverlarını kaldırıp güncel versiyonlarını kurabilirsin.

çok sağolun arkadaşlar. aygıt yöneticinde ünlem olmamasına rağmen sesle ilgili tüm sürücüleri kaldırdım, otomatik olarak aygıt sürücüsü yükleniyor dedi yükledi ve ses gelmeye başladı. var olun..

edit : haydaaaa açıp kapayınca yine aynı:(( her defasında kaldırmam gerekyor aygıt yönetisinden..:(

windows'un kendined kurdugu driver degil de sitesinden cektigin bir driver'i yuklesen?

Çiftleşme dansı. Dişileri çekmeye çalışıyor.

kime nasıl şikayet edilir biliyorum, yöneticiye şikayet et.apartman toplantısı iste şikayetini belirt karar alınmasını sağla.
lince karşı geldim. bu yarı hayvan severlik durumuna sinir oluyorum. sen seviyorsun diye herkes sevmez sorunda değil. evinde besle git bir parka koy yiyeceğini suyunu besle."ivim pislinir ımı bınım" mantığıyla merdivende beslemek bana göre iki yüzlülük. kimse kimsenin hayvanının pisliğini çekmek zorunda değil.
köpeğini park bahçe gezidirip dışkısını parkta bırakanada aynı derecede uyuzum.
hergün evin yakınındaki parka yemek ve bir kap su koyuyorum ama bunu asla ne apartmanın önünde ne de içinde yapmam.

yöneticiniz yok mu, yöneticinizle konuşabilirsiniz.

kedilere de eziyet oluyordur öyle ortalığa işemek, sı.mak... kokularını kapatırlar normalde. giderler toprağa yaparlar bir de kimse bulamasın diye iyice üstünü örterler. kokuları açıkta kalınca onların da içgüdüleri tatmin edilmemiş oluyor, onlara da mutsuzluk veriyor bu durum. ki sizin de kediniz varmış, biliyorsunuzdur.

apartman dışına mama kapları koyarak kedileri dışarıya çıkartabilirsiniz belki? yaş mamaya kesin kanarlar.

belediye de yardımcı olabilir ama belediyeyi karıştırmamaktan yanayım. kedileri alırlarsa kim bilir nereye bırakırlar. ölürler mi kalırlar mı bilinmez.

Önce besleyen insanla konuşun derdinizi anlatın. Havalar ısındı, kediler sokak kedileriyse dışarıda kalabilirler.
Söyleyin bahçede baksın kedilere. Kediler için de apartman boşluğunda yaşamak iyi birşey değil zaten.
Ama hayvanları mahalleden göndermeye hakkınız yok.

Ooo empati alırım bi dal.

Hadiyin len ordan. Saba kimse al hayvanı koynuna birlikte yatın demiyor zaten, hayvanları sevmen için başına silahta dayamıyor. İşte sırf o yüzden çeneni çekip susmalısın.

Neyse kime ne anlatıyorum. Boşver hepsinin mamasına zehir koyup telef et hayvanları, için soğusun ve sonra mutlu bir şekilde uyu.

Kim besliyosa onu bul konus. Mamalarini bahçeye falan koyarak disari alistirsin. Kediler icin de apartmanda yasamak eziyet oluyordur bence. Hayvan çıkmak dolasmak ister sonucta yabani ev kedisi degil.

1 adet legen ve kumla bu sorunu cozebilirsin. Kum pahali bir sey degil. Apartmandan toplanir bu ucret. Kediler temiz hayvanlar. Onlar da bu durumdan memnun degildir. Bu sekilde lanse etmek cok yanlis. Herkes bilir kedi kumu diye bir seyin varligini. Onlari kurtulunacak varliklar olarak gormek cok uzucu.

Hatta söyle biz gelelim hepsini toplayıp yakalım cayır cayır. Oh mis.
Kum falan diyenler olmuş, neymiş kediler temiz hayvanlarmış. Bak bak bak.
Boq kokuo onLaR bikerem Taam mI?
Hepsi ölmeli!! Camooooğğnn!

valla olay bizim apartmanda da var 10 daire apartmanımızda 9 daire de kedi var. herkes hayvansever. merdivenlerde kedi bakılıyordu. aa ne güzel falan dedik mama koyduk.. ama iş çığrından çıktı sonra.. benim kedi ki kendisi evden hiç çıkmaz pirelendi. ses çıkarmadık komşunun bebek arabasına düzenli olarak işiyordu komşu biraz olay çıkardı. en son apartmanda fareler cirit atmaya başladı. ki fare 46 numara ayakkabı kadar bizim eve girdi. kediye saldırdı bana saldırdı. nereden geldi kedi de var falan derken şahit olduk ki kedi mamasına geliyor. onu yemekten şişmanlamış semirmiş. kafayı tabağa gömüp öyle yiyordu ki açık büfe sanki. o yüzden sıkıntı çıktı yasaklandı kimse bakmıyor.

linç etsinler önemli değil benimde kedim var, sokakta ki kedileride beslerim ama apartmana girmelerine karşıyım, kedi evi falan da var etrafta yani, yiğenimle yaptıklarımız falan var sorun aa yazık soğukda üşümesinler sıcakta pişmesinler diye apartmana alınmaları.

@whimsical, yönetici yok, var da yok yani, işlevi yok.


@innerbliss, kaç defa dedik besleme hayvanları apartman içinde diye, birde kendi dairesinin önünde kedi evi yapmış hayvanlar orada yatıyor aşağıda sıçmaya geliyor bende birinci kattayım, bu seneki bi olay değil senelerdir böyle, kimsenin evinin önünde paspas yok kediler sıçıyor üstüne diye, zaten besleniyor hayvanlar dışarıda ama artık apartmanı ev gibi görüyorlar, kovuyorsun iki dakika sonra kapı otomatiğini duydukları anda içeri girmek için koşturuyorlar.

@doksanaltmisdoksan her sabah apartmanın içindeki kedi kumunu temizlemek zorundamıyım? yengem kedilerden tiksiniyor misal bazen kapıdan dışarı çıkamıyor korkusundan o kadın mecburmu kendi evinden dışarı çıkamamaya? kendi kediminkini temizliyorum zaten, çok seviyorsa benim gibi evinde baksın kedilerine.

bende halamda kedi besliyoruz evimizde ama apartmanda başkasını rahatsız etmiyoruz ve ben arkadaşlarım evime geldiğinde utanıyorum apartman pis kokuyor dendikçe sanki benim kabahatimmiş gibi.

sana tavsiyem apartmanda kedi pisliği gördüğün an erinme git besleyenin kapısını çal gel hemşehrim de madem besleyeceksin gel kedin sıçtı kapıma gel temizle de. 1-2-3 sonunda onlarda bıkar. gecenin 3 ü sabahın 5 i fark etmez. ben senin beslemene göz yumuyorum ama sen temiz tutacaksın yoklarmış gibi diyeceksin. bir noktadan sonra bıkacaklardır merak etme yaz geldi dışarı saldık ki biz onları diye sevgi pıtırcığı olurlar

Malesef bazı insanlar kendilerini bütün sokak hayvanlarına bakmak zorunda hissediyorlar. Etraftakilere verdikleri rahatsızlığı da hiç düşünmüyorlar. Bu kedilerin başına bir şey gelmesini kimse istemez ama madem komuşunuz laftan anlamıyor, kedilere dışarda bakmayı kabul etmiyor, yapacak bir şey kalmamış. Belediyeye haber vereceksiniz.

Not: Sokak kedilerini veterinere götürdüğüm için arkasından kedi ambulansı diye lakap takılan biriyim.

belediye kedilere zarar vermez dimi? öldürmez falan yani? seviyorum zillileri sonuçta?

O kısım belediyesine göre değişiyor maalesef. Önceden bir araştırmanda fayda var.

Okudum okudum sonunda dayanamadim. Insanlar ne kadar ego sahibi. Ne kadar olum, oldurme meraklisi. Zaten konu sokak hayvani olunca bitiyor degil mi? Bu zihniyet yuzunden her gun yok testisleri kesilmis yok kafasi kesilmis, yakilmis, iskence gormus hayvanlarla ugrasiyoruz. Bunun bir yasasi hukuku olmadigi surece cok uzucu ki boyle devam edicek. Sonucta insani, vicdanj bir olay.kimde ne kadar tartisilir. Kum onerim bakan kisinin temizlemesinden yanaydi. Sayilari kac tane? Bir de sehir belirtmemissin. Yakip yikmaktan, zehirlemekten daha insancil yollar var. Belediye haber verdiginiz anda en iyi haliyle o kedileri oldururler. Belediyelerin zihniyetleri malum. Sehir belirtirseniz yardimci olmaya calisirim.

@doksanaltmisdoksan, istanbul/maltepe 3 tane kedi var apartmana giren, diğerleri girmiyor pek de bende öldüreyim/atayım arabaya götüreyim taraftarı değilim zaten seviyorum zillileri hatta bir tanesinin kardeşi benim evde, apartmana girip çıkıyordu buda dedim madem apartmanda geziyorsun gel benim evimde gez bundan sonra aldım eve bakıyorum senelerdir ama gücüm birine yetiyor sadece. senelerdir kokusunu çekiyorum (hatta birazda bu yüzden eve aldım kediyi) sıkıldım artık. bizim belediye iyi bakıyor diyorlar buradaki hayvansever insanlar ama yinede emin değilim tam olarak benim istediğim kişinin para cezası falan alması 3/5 kere para cezası alırsa yapmaz artık diye düşünüyorum.

yengem söyleyince gidip temizliyor diyor burada birisi tavsiye vermiş gecenin ne zaman görsen kapısına git diye en güzeli öyle yapayım diye düşünüyorum (giren kedilerde baya sevimli zararsız hayvanlar cırmalama falanda yok.) kişiyi yıldırma daha mantıklı geliyor bana. öncesinde de kızıyordum tam kapının girişinde mama veriyor yengemde çok korkuyor hayvanlardan girip çıkamıyor apartmana diye şimdi kapıdan uzakta veriyor mamayı ama 1 sene sürekli söylendik.

@selam: Ben önceki yazdıklarınızdan komşunuzun laftan hiç anlamayan biri olduğunu anlamıştım. O yüzden belediyeyi aramanızı söylemiştim. Komşuyu ikna edebileceksiniz tabiki en iyisi.

Maltepe belediyesinin topladığı hayvanları öldüreceğini zannetmiyorum. Ancak hayvanlara barınakta kötü muamele edebilirler veya kendi başlarının çaresine bakamayacakları saçma sapan yerlere atabilirler onun için araştırın dedim.

Örneğin Beyoğlu belediyesi kedileri kısırlaştırdan sonra alındığı bölgeye geri bırakıyor. Yalnız size geri teslim edilmesini istiyorsanız takip etmeniz lazım. Yoksa rastgele bir yere bırakıyorlar. Hatta çalıştığım yerdeki insanlara saldıran sorunlu bir köpeği üç kez alıp, her seferinde bir hafta içinde geri getirdiler. Öldürecek olsalar onu öldürürlerdi.

veteriner değilim ama mama konusunda çılgınlar gibi araştırma yapan birisi olarak ben tavsiye ediyorum bonacibonun kuzulu olanını. içerik karşılaştırması yaparsanız piyasadaki sözde profesyonel mamaların birçoğundan daha iyi olduğunu siz de görebilirsiniz zaten. bizde veterinerler çiğ beslenmeye de dil uzatırlar, kendi sattıkları mama dışında hiçbirisi iyi değildir zaten.
eğer tahılsız mama almaya gücünüz yoksa maddi olarak, bonacibo en mantıklı seçenek bence.

bu arada paranız azsa ama vaktiniz varsa barf beslemeyi de araştırmanızı tavsiye ederim, en güzeli odur ve gayet ucuza gelir :)

ben uzun bi süredir iki kedimi de temizmamayla besliyorum.

ikisi de kısır ve bir yaşını geçti.

gayet memnun yiyolar ama tek sıkıntı çok tüy dökmeleri. biri uzun tüylü oturduğu yerde topak topak tüyler kalıyor. diğeri tekir kısa tüylü onunkiler ole çok havada uçuşmuyor. (düzenli tarıyorum bu arada)

küçüklerken proplanla besliyordum tüyleri dökülmüyordu.
kesin bir şekilde mamadandır diyemiyorum. büyüdüler, tam mevsim değişimi vb nedenlerle.

iş arkadaşım kullanıyor. çok memnun.

hatta kendileri ürettikleri için vs mutlu oluyor onları desteklediğine ve güveniyor.

kötülenmesi çok normal, o yabancı büyük markaların hırslı satışçıları, pazarlamacıları var. kötüleme yapıyorlarsa şaşırmam.

Veteriner bir tanıdığım var, temizmama'nın mamalarını kesinlikle önermiyor.
İçerik olarak iyi gibi göründüğünü ama üretim yerinin çöplük gibi olduğunu söylüyor, bizzat kendisi gidip görmüş.
Bu arada bahsettiğim bu veteriner herhangi bir klinikte çalışmıyor. Veterinerlik okumuş, diploması olan ama başka bir meslek yapan birisi yani. Kendisinin de kedisi ve köpeği var.

Bu bahsettiğim veteriner arkadaştan bağımsız olarak şahsi görüşüme gelecek olursam da, TR sınırları içerisinde üretilen bir mamaya açıkçası güvenemiyorum. Gidip görmedim ama adım gibi eminim ki işin kolayına ve ucuzuna kaçmak için mutlaka olmaması gereken yöntemler/malzemeler kullanıyorlardır. Polyannacılık oynama gerek yok, hayvanseverliğin ve hayvana verilen değerin ayaklar altında olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Hayvanlarla ilgili hangi şey yolunda/usulünde ki mama da öyle olsun.

Savunucusu gibi olmayayım ilgim yok, alışveriş bile yapmadım. Ama üretim tesislerini grup grup müşterilerine gezdiriyorlarmış o yüzden "çöplük" gibi olduğunu zannetmiyorum.

Merhabalar,

Köpek sahibiyim kedi değil; fakat Hill's marka mamadan Bonacibo'ya geçmiştik ve aşırı, aşırı memnun kalmıştık. Kedisi, köpeği olan her insana Bonacibo'yu tavsiye eder hale gelmiştim. :) Köpeklerin dışkısından mamanın yarayıp yaramadığı belli olur. Biz önceki mamamızda yaramadığını, Bonacibo'ya geçtiği haftadan itibaren de Hill's'de yaşadığımız sıkıntıları yaşamamaya başladık. Memnunduk, evet.
Kedisi olup Bonacibo'yla besleyen tanıdıklarım da var. Onlar da çok memnun. Hatta onlardan birisi bize Bonacibo'yu tavsiye etmişti. Fabrikalarına ziyaret etmeleri için davet edilmişler. Fabrika sahibi ürünü tanıtmış, tattırmış vs. Ucuzluğunun Türkiye'de üretilmesinden kaynaklı olduğunu, yurtdışında satılan mamaların yurtdışındaki fiyatlarının da basbaya''market maması'' fiyatını taşıyor olmalarından bahsetmiş. Anlattıkları bize çok mantıklı gelerek geçiş yapmıştık ve gerçekten memnun kalmıştık. Site oldukça temiz. Ürünler çok temiz geliyor. Kaç gün önce üretildiğine kadar her şey mevcut sitede. İçeriği köpek mamasında çok zengin. Kedi mamasını bilemeyeceğim ama onda da aynı durum olduğunu düşünüyorum.
İyi akşamlar dilerim.

Aslında bir yazar barfla beslemenizi önermiş. Biz barfa geçtik en son ve çok daha memnunuz. Kediler de barfı çok seviyorlar. Gerçekten en doğru beslenme şekli kuru mamadan ziyade barf diyettir. Biraz araştırıp kendinizi bilgilendirmenizle barfa geçmenizi ben de öneririm. Eğer zahmetli iş bana göre bu derseniz de Bonacibo önerebileceğim bir markadır. :)
Tekrardan iyi akşamlr dilerim.

olaylar şu anda tamamen benden bağımsız gelişiyor dostlar. bonacibo mama hediye olarak geldi, kedi eve bana çok alıştı, tabi beni hala sevmiyor pek :) ben ne yemek yersem o da ucundan kıyısından atıştırıyor, yumurta sarısı ve peynire bayılıyor, makarnaya yok demiyor. noodle ı çok sevdi ama baharatlı diye daha sonra yedirmeme kararı aldım. sonra bir veterinerle uzaktan arkadaş vasıtasıyla tanıştırıldım. görüştük telefonda, bir şey olmaz ama tüm vitaminleri alması gerek tüy dökmemesi ve devamlı böyle kıpır kıpır olması için dedi. iyi beslenmezse yata yata büyür dedi. şimdilik birlikte hoyrat takılıyoruz. ama devamlı okuyorum, bakıyorum internete mama yapımı barf beslenme felan. tavuk artığı topluyorum kasaptan süpermarketlerden. kanatın ucunu kaynattım onun için, birlikte yedik bitirdik :)

gezinirken çok yakın bir görüntü buldum www.youtube.com

Mantıklı açıklaması onun bir ufo olmadığıdır.

Gazeteyi ufalamaya gerek yok, kaldığı odada birkaç yere gazeteyi normal serin yeter. Canı isterse sıçar.

yavru olduğu için kumu da yok haliyle pisler tabi, gazeteye filan yapacağını sanmıyorum.

yakınlarda carrefour varsa kedi kumu satılıyor orada. Bazı migroslarda da var

gazeteyi yırt derin bir kaba koy.kabın içindeki gazeteye ön patileriyle eşeleme hareketi yaptır.
sana 1.5 aylık kedi resmi göstereyim:
www.eksiduyuru.com

kumu gösterdiğin gbi gazeteyi göster, yapar tabi ki gazeteye. ama ihmal etmeden kum almaya çalış, sonuçta gazete kurşun içeriyor...

süt verme. yoğurt peynir idare eder sabaha kadar. sıçabilir de sıçmayabilir de.

şubeden alsana o kargo zor gelir

İlgili şubeyi ya da merkez müşteri hizmetlerini arayıp paketin yerini ve neden teslim edilemediğini öğrenebilirsin.

yetişmemiş hocam akşam saatlerinde gidip al bence de

@cekilmiş gayfe @sen de git sen de unut maalesef gönderici olan benim, gitmez mi diyorsunuz gerçekten? teşekkür ederim ilginiz için.

@büyük engizisyoncu aradım şubeyi açıp açıp cevap vermediler. yoğun bi şube mi acaba?

hangi kargo bu yurtiçi veya mng olmalı. genel müdürlüğü aramayı dene mesela.

hocam evde bulunamama olayı değil dağıtıma çıkıp yetişmediğinde ya da bazı yerlerin teslim günleri atıyorum ptesi-çarşamba-cuma olabiliyor ya da sadece 2 gün dağıtım günü gelene kadar o şekilde giriliyor ama şişli yani 2. durum pek olası değil sanırım

hocam, arayın müşteri hizmetlerini ağzınıza ne geliyorsa söyleyin, kibar konuşmayın. bunlar cingar çıkaran müşterilere iyi hizmet veriyorlar.
2'si sabahı şubeye ulaşmış bu kargo, 2 gündür dağıtıma çıkarıp çıkarıp şubeye getiriyorlar. şubeye telefonla imkanı yok ulaşamazsınız.
yurtiçi kargo bu. bu fontları, bu ifadeleri nerde görsem tanırım.

@uuth evet hocam bildiniz yurtiçi kargo. bi daha tövbe ettim göndermem. sabaha kadar bu gazla devam edersem ağzıma ne gelirse söylerim.

@sen de git sen de unut hocam ev değil okul koskaca mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi. doğru şube değil mi acaba?

kargo şirketlerinin ne yaptığına akıl sır ermiyor. Müşteri hizmetlerini ara söv tabi, lakin paketler şubelerde sonsuza kadar beklemiyor (1 hafta ya da 3 gün). Sonra geri gönderiliyor.

Gidip bir an önce paketini teslim al yoksa o paket geri gidecek

eski notebook'umda touchpad kullanıyordum ama yenisininki çok kullanışsız. mouse şu an.

Mouse. 10 senelik laptop kullanıcısıyım, touchpadle hiç rahat edemedim.

Evdeysem tabi ki mouse. Ama dışarıdaysam mousela falan uğraşmam.

yatakta taçpet masada fare...

trackpad rules

tocuhpad is too mainstream.

pc'de evde, dışarıda, ofiste, her zaman her yerde fare.

mac'de trackpad.

fare ama taçpedi de zaman zaman kullanırım. fare tabii ki önceliğim.

ikisinide cok rahat kullanabiliyorum. mouse yoksa aramam.

notebook hic sevmiyorum. Evde high end bir Hackintosh var. NTB kullanmam gerektiginde eger uzun süre kullanacaksam Mouse, yoksa birseye bakip cikacaksdam touchpad.

mouse mu yorucu? ben 15 dakika touchpad kullanmak zorunda kalinca bileklerimi kesesim geliyor.

mouse bana da yorucu geliyor. touchpadciyim ben de. evde mouse nerde onu bile hatırlamıyorum kullanmayalı yıllar oldu.

body of lies, hitman, homefront, shooter, taken (2 ve 3'ü de var ama çok güzel değil, istersen izlersin), the expendables serisi, the transporter serisi, war (jason statham)

Bourne serisi tadında değil ama Kingsman: The Secret Service güzel film.

Pek istediğiniz gibi değil sanırım; ama "Tinker Tailor Soldier Spy" güzel bir film.

www.imdb.com

fast and furious sadece aksiyon, tamamen geyik. yani bourne ile kıyas götürmez ama eğlendirir.

mad max: fury road çok şahane, halen gösterimde. (önceki mad max'ler de izlenebilir)

sonracığıma:
raid 1 ve 2 çok güzel. ajanlı, bol aksiyonlu, az diyaloglu.

the departed iyidir.

jack reacher'ı da çok beğenerek izledim, sözlükte yerin dibine sokmuşlar ama gayet güzel film.

mission impossible serisi de eğlenceli. tabi ki bir de bond filmleri var, en başta söylemek lazımdı belki de, ama söylemeye gerek var mı bilemedim.

divergent(uyumsuz) bunun ikincisi var bi de türkçesi kuralsız.

devlet sırrı vardı ajan filmi.

en iyi ajan filmlerinden birisi köstebek ama bunu da izlemişsindir artık.

Salt.

(bkz: captain america the winter soldier)
(bkz: haywire)

haywire +1

unutmuştum onu ya. gina carano da var hem.

John Wick. Zamanım olsa da yine izlesem

karşıdakinin rızası olmadığı için. adı üstünde "özel" olan şey özelde kalır.

Büyük ihtimal "özel" olduğu için değildir. Bence de çok ilginç.

özel olduğu için :)

yav yok aykırı falan değil niye aykırı olsun ki? hakaret barındıran bir özel mesajın ifşası bence kanunlara aykırı falan olamaz. o aykırı bu aykırı diye diye bu hale geliyoruz zaten. et ifşa ibreti alem olsun.

Sözlükte özel mesajlaşmaların tamamını olmamakla birlikte varsa eğer hakaret içeren bölümlerini ifşa edebiliyorsunuz, o konuda bir sıkıntı yok. Sakat bir olay olsaydı Kanzuk izin vermezdi sanırım.

ortada apaçık kanun olmasına rağmen hala "bence değildir niye yasak olsun" diyenler var :)

mesajın içeriğinin hiçbir önemi yok. hakaret olsa da olmasa da iki kişi arasındaki iletişimin karşı tarafın izni olmadan ifşa edilmesi her türlü suçtur.

bunun muhakemesini yapmak çok mu zor, taraflardan birisi sadece senin görmen bir mesaj yazıyor, sen ise bunu amacının dışında kamuya açıyorsun. adam öldürmek neden kanunlara aykırı demek gibi bir şey.

Eğer belirli kasiyer bir eleman varsa, bi elemanın 200 lira (bu miktar değişebilir ama genelde 200dür)kasa avansı olur.
Atıyorum maaşı 1200 liradır, artı 200 lira kasa avansı 1400 lira olur. Her günün sonunda zaten kasa sayılır, ve çıkan açık bu kasa avansından kesilir. Mesela ay sonuna kadar toplamda 100 lira açık çıkmışsa, alacağı maaş 1300 lira olur. 200'un üstündeki açıklar da direkt maaşından kesilmeye başlar.
Hatta bazı yerler kasada fazla çıktığı zaman bile para keserler elemandan.

Ama mekanın belli bir kariyeri yoksa kasaya ya müdür bakar, ya da başka bir eleman. Böyle durumlarda da kamera kayıtları incelenir.

Ama bunlar mekandam mekana, patrondan patrona değişir.
Mesela ben baristalık yaparken kasa barın içindeydi ve genelde kasaya ben bakardım. Açık çıktığı zaman patron sadece sorardı haberin var mı diye. Eğer haberim varsa ya da ilgisi olabileceğini düşündüğüm bir durum varsa söylerdim. Yoksa konu kapanırdı. Tabi burda iş güvene de bağlı biraz. Eğer elemana yeterli güven duyulmuşsa, üç beş kuruşun hesabı edilmiyor, en azından bana kimse etmedi.

Fişsiz işlem yapılmadığı taktirde her gün sonunda alınan z raporunu kasa ile karşılaştırmak mümkün.

Kasiyerlik de bir is, bu konuda tecrubeli kisiler calisiyor ve referans ile giriyorlar ise, bir kere yanlis yaparsa (hirsizliktan bahsediyorum tabii) geriye dogru herkesin haberi oluyor ve o referanslari kullanamaz hale geliyor kisi.

Hirsizligin sadece kasa da olmayacagini da dusunmenizi tavsiye ederim, ornegin calisan kisi peceteleri, tabak canak bardak vb. Seyleri de evine goturebilir
Eger tek subeli bir yer ise guven soz konusu oluyor.

Ikinci subede ise guvenilen elemanin guvendigi kisi vb. Sekilde isliyor. Kurumsallastikca yukaridaki gibi kariyer olarak isliyor.

Bununla birlikte hemen hemen her is kolunun aylik belirli bir hirsizlik payi var zaten, bu oran is kolu/kalem urun sayisi ve metrekare uzerinden hesaplaniyor ve bekleniyor. Bu sayi tabii olarak hirsizlik olarak gecmiyor ama pratigi bu sekilde.

Bizde yedigin kaba sicmayacaksin diye bir soz var genelde bu dustur isliyor zaten.

calinmayi asla onleyemezsin. Ben de bir mekan isletiyorum ve her satisa fis de kesmiyoruz dolayisiyla tamamen calisana kalmis. fis kesmek de cozum degil, fisi keser sonra siparis iptal oldu der ama cayi kahveyi goturur atar cebe ruhun duymaz.

Buyuk subeli yerler sunu yapiyor, calinma payi da koyuyor, ayda 20 kazanacagima 18 kazaniiim eyw mantigiyla ilerliyor.

Annem estetisyen direkt ona sordum, bizzat işi lazer epilasyon kıl tüy yani. Cevabı şöyle:

İki gün ara versin, terleme açısından kıl köklerine zararı olabilir, başka da zararı olmaz. Yani epilasyosdan yaptırdıkran sonra 2 gün beklemeli.
Aslında beklemesine bile gerek yok ama garantiye almış olsun bekleyerek diyor.

sirkeli suyla siliyorlar sanırım.
benimkiler hiç işemediği için kum dışına bilemiyorum.

sirkeli su işe yaramıyor işte geçirmiyor kokuyu çok ağır olunca. o yüzden özel temizleyici alıcam zaten...

Sirkeli su zaten kokuyu geçirmek için kullanılmaz, kedi kumunun dışında bir yere işediğinde işediği yer sirkeli suyla silinir. Kedi sirke kokusunu sevmediği için "buraya işemek yasak" mesajı vermektir amaç.

kapımın önüne dışkılayan kediler için konsantre çamaşır suyu da kullanıyorum ben fakat sanırım sen çamaşır suyuyla girişemezsin.

aithra çamaşır suyu sidik kokusunu geçirmez ve dahi yoğunlaştırır yalnız dikkat:/

(bkz: urine off )

(bkz: #20072594)


yazana dikkat.

ahah teşekkürler. ben de şimdi google'a yağmur şömine müzik yazınca çıktı bu kadar kolay olmasını beklemiyordum :/

www.noisli.com

youtube.a fireplace, stormy, rainy, thunderstorm, ocean, wave sound yazarsan çıkar hepsini birden yazma dinlemek istediğin hangisi ya da hangileriyse onları yaz, relax fln da ekleyebilirsin sonuna

ben kalmadım hiç.

Farkında olmadan kalmadım ama bilerek kafayı devirip, hatta defteri kitabı salya içinde bıraktığım çok oldu.

pc oynarken klavye üstünde uyuya kalmıştım.suratıma " dfghjcvbnm" harfleri çıkmıştı. sanırım capitalism 2 oynuyordum.

valla hocam ben belediye otobüsünde ayakta uyuya kaldım. ayaklarımın bağı çözüldü de öyle uyandım

okul ve iş arasında gidip gelirken çok yoruluyordum. sabaha karşı masanın üstünde uyuyakaldığım çok oldu. gerçekten yorgun olmakla alakalı.

ben kafamı koyduğum yerde uyuyabilirim masada, koltukta, otobüste. son derece sıradan.

ergen misiniz la dünyadan haberiniz yok. uyku apnesi denilen sık görülür rahatsızlık başta olmak üzere çeşitli psikolojik-hormonel hastalıkların sebep olabileceği birşeydir bu. bkz. uyku hastalıkları

Sinemada filmde tiyatroda birşey izliyorsam uyuyakalabilirim ama çalışırken uyuyamam

uyku apnesi gibi bir hastalik degil bahsettigim. benim basima gelmedigi icin filmlerdeki sahneden ornek verdim. adam cizim yapiyor mesela, yogun calisiyor imaji uyandirmak icin masa basinda calisirken uyuyakaldigi sahne verilir ya, o iste.
ben uykuya hep bilerek ve isteyerek geciyorum. yazi cizi yaparken uyuyuvereyim dersem koyar kafayi uyurum o ayri ama farketmeden dalip gittigim hic olmuyor.

filmlerdeki herşeye inanma zaten, çoğu palavra :)

ben kaldım valla. bi gün çokkk bisiklet sürmüştüm, ciddi yorulmuştum. yemek yiyip yatarım diye bi ekmek arası falan yapmıştım, pc yi açtım tabak da önünde. pc ye bakıyorasdfgjklşilkjhgfds sonra bi uyandım 45 dk geçmiş.

ohoo hem de çok.. hatta dişçi koltuğunda dişim çekilirken ne bileyim dolgu yapılırken uyuyakaldığım da çok oldu :D ben her yerde aniden uyuyabilirim, sanırım insülin direncim olduğu için böyle durumum :(

benim berberde çok uykum geliyor. muhabbeti de sevmiyom zaten çiğ çiğ konular.

dosto böle ucuz yalnızlık edebiyatı yapmaz. jan ender can kimse eski manitasını zengin bi piç kapmış herhalde :(

Dostoyevski bunu yazmış olsun kendimi asarım.
Ergenlikten kurtulamamış bir twitter fenomeninin sözüne benziyor. Küçük İskender tipi.

dostoyevski karısının tüm parasını kumarda yemiş bir de üstüne kadıncağızı aldatmış bir adam.
belki ikinci kısmı kendine uyduğundan yazabilmiştir adhfhfhgh

Swiftkey klavye yükle, onun içinde var.

düzeltirler, yeni menteşe ve kasa takılır muhtemelen. ne kadar tutar bilemeyeceğim ama.

300 liradan aşağı tutmayacak gibi. çünkü hem alt menteşe başından hem de üst kasada sıkıntı var. üst kasayı olduğu gibi bırakıp sadece alt kasa al diyeceğim de onu da tek bulmak ayrı dert. bulsan bile 200 lira gibi bir fiyat verirler. yani her türlü fiyata hazırla kendini.

Aynı şey kız arkadaşımın bilgisayarına olmuştu. Servise götürdük 350-400 civarı fiyat çektiler. Kasanın değişmesi gerekiyordu.

1 haftadır bende de yavaş

Kotanın son demlerine geldiysen ondan olabilir. Belli bir GB'den sonra düşüyor hız, adil kullanım meselesi.

Mobilde adil kullanım olmuyor ki

Frozen genelde suyla yapılır, smoothie sütle.

Hediyelik eşya standı olabilir.

Yemek katında, ya da AVM'den izin alabilirsen bahçede minik bir çay-kahve standı olabilir (tabi yanında kola ice tea falan da olacak).

Yalnız AVM'lerde stand açmak kolay değil malesef. Eğer bir torpilin ya da teminatın yoksa, yani sadece düşünce aşamasındaysan bu dediklerini yapman biraz zor.

çiğköfte. başka bir şeye ihtiyacın yok.

mutlaka gidin avm'lerde sizin gibi çalışanlara vs danışın..avm'lerin yeri gelen insan profili vs çok fark ediyor çünkü..

bizim burada bir stand var..telefon,tablet kapağı vs satıyor..3000tl kira ödüyor 20.000tl iş yapıyor ama nasıl yapıyor kim o kadar parayı o kapaklara veriyor bende bilmiyorum..aslında bakarsan 50-60km çevredeki tek avm..yani belli olmuyor fazla..

pet shop açmak istiyorsan solempet.com (mallar) veya komple franchise almak istiyorsan petbox ile iletişime geçebilirsin.

kuru temizleme olabilir. bir arkadaşım ünlü bir kuru temizleme zincirinde sorumlu müdürlük yapıyordu. çok az masrafla gayet iyi kar marjlarını yakaladıklarından bahsediyordu. ayrıca hizmet sattığınız için stok derdi yok, çalışan sayınız nispeten az, rekabet nispeten az yine.
saydığınız diğer işlerde yoğun rekabet var, para kazandırmayacak seviyelerde.

Şartlarını ve anlaşmalarını çok iyi inceleyin derim. Bayi olacağım derken firmanın maaşlı çalışanına bile dönebilirsiniz bir anda.

çikolata şelalesi olabilir. önünde kuyruk olmayanını görmedim.

Kuruyemiş ve şekerleme olabilir

ingilizce biliyor mu? Ona gore bi is onerebilirim

hayır, ortaöğretim terk.

18 yaş altının çalışması yasak diye bir şey yok.
İsterse 16 yaşında olsun yine çalışır, sigortası yatar.
Ama tabi 18 yaş altı kişilerin sigorta prosedürleri daha farklı oluyor, onu araştırmak gerek.

Şimdi biz bir atıyorum temizlik firmasına kendisinin adına aday olarak başvursak, çalıştırabilir mi firmalar? 18 yaş altı çalışması yasak diye biliyorum ama?

Firmaya kalmış biraz o. Bir çoğu uğraşmak istemiyor, ama büyük firmalar olunca belki durum farklı olur bilmiyorum.
Ya kötü yönlendirmiş gibi olacağım ama, çok paraya ihtiyacı varsa ve sigorta yapan yer bulunamıyorsa, gidip bir kafede komilik bile yapabilir. Günlüğü 30-35 liraya çok yorulur ama belki geçici olarak işini görür. Bir yandan da sigorta yapabilecek sağlam yerler ararsınız.

Öyle yapıyor zaten, iş arıyor lokantalarda vs. Taksim'de bildiğiniz, güvendiğiniz, yaşı dolmadığı için insanı gereğinden fazla sömürmeyen bir yer buluyorsanız yeşillendirir misiniz?

15 yaşını doldurmuş ve ilk öğretimi tamamlamış çocuklar gündüz belli bir saat çalıştırılabiliyorlar, mesaiye kalamıyor, tatil süreleri de farklı.
ağır işlerde ve bazı sektörlerde çalıştırılamıyorlar.
eğitimini ve psikolojisini göz önünde bulundurarak çalıştırabilir iş veren. :ırak statüsüyle de işe alabilir, onun farklı bir sigortası da avr.

örneğin: www.mirmusavirlik.com

18 yaş altı ağır ve çok tehlikeli işlerde yasak. Yoksa 15'e kadar çalışabiliyor çalışma şartları uygun olduğu sürece.

15 yasında bi calisanımız var, maddi durumlari cok kötüydü geldiklerinde. babasi sorumsuz kere sorumsuz biri. geldiginde elektrik ve suları bile kapaliydi. okulu birakmis konfeksiyona vereceklermis tanıdık vasıtasıyla bize verdiler harcanmasin oralarda diye.

ailesinin noterden bilmemne diye bi kağıt almasi gerekiyor, ondan sonra calisabilir de sigortasi da yatabilir sorun yok.

lokanta v.s demissin. yazık cocuga oralarda, meslek öğrenebilecegi bi yer arayın.

Nasıl bir iş bulabileceğimi bilmiyorum ki. Şu aşamada sadece 6 ay kadar İstanbul'da kalacak. Sonrasında memleketine dönüp okulunu bitirmek istiyor. Önerebileceğiniz bir alan var mı? Ben hani otel olsun istiyordum çok, hem kendisi açılır, hem farklı insanlar görür. Ama tabii onun için de belli bir deneyimi, yetkinliği olması gerek. Kimse uğraşmaz ki öğretmeye.

sen hiç 'çırak' diye bir şey duydun mu?

Duydum.

turizm bölgesinde çalısıyorum ben. duyuruyu fava alıyorum bi sey cıkarsa eğer iletisim kurarim seninle.

Teşekkür ederim ^_^

Altın dökümhanelerinde çırak alırlar.
Her işi yaptırıyorlar yalnız, tuvalet bile temizleyebilir, ayak işi yaptırabilirler ama ileride mesleği olur.
Yine Hidrolik, Pnömatik gibi sektörlerde üretime çırak alıyorlar, montaja da.
Yalnız bu ağır iş statüsünde olabilir.
İyi bir lokantaysa bence lokanta da iyi, birçok aşçı bulaşıkçılıkla başlıyor bu işe.
Ağır işten kasıt torna tezgahı, kömür madeni, ağır yük taşıma gibi işler yapamazlar.
İlla tanıdık olmasına da gerek yok bence, Karaköy'de sorulabilir, Çemberlitaş'ta falan.
Gerçi artık kimse öyle iş aramıyor ama benim tanıdığım bu sektörekiler çocukken hep böyle başlamışlar işe. Çoğunuza yabancı gelebilir ama çıraklık böyle bir şey.